Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan, ”Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Savaşın bile bir hukuku vardı, İsrail bunu bile yok saydı. Geçtiğimiz yüzyılın en lanetli figürü olan Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attılar. Gazze bugün dünyanın en büyük imha kampına dönüşmüştür dedi.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARINDAN SATIR BAŞLARI:
Gazze’de 40 bin masum insanı katlettikten sonra bugün gözünü Lübnan’a dikenlerin yarın pis ellerini başka yerlere uzatmayacağının garantisini kim verebilir?
(Gazze) Batılı liderler, görevi uluslararası güvenliği sağlamak olan kuruluşlar bu vahşeti neredeyse 300 gündür sadece uzaktan seyrediyorlar.
Anavatanımızın ayrılmaz bir parçası olan Mavi Vatan’ımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız.
Savaşın bile bir hukuku vardı, İsrail bunu bile yok saydı. Geçtiğimiz yüzyılın en lanetli figürü olan Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attılar. Gazze bugün dünyanın en büyük imha kampına dönüşmüştür.
(İsrail yönetimi) Daha geç olmadan, bu soykırım, bu vahşet, bu barbarlık, insanlığın ittifakıyla artık derhal durdurulmalıdır.
“Kardeşlik hukukumuza ve dava arkadaşlığımıza uygun şekilde, partimiz bünyesinde farklı seviyelerde bayrak değişimini gerçekleştiriyoruz”
Kardeşlik hukukuna ve dava arkadaşlığına uygun şekilde, parti bünyesinde farklı seviyelerde bayrak değişimini gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, “Yorulan, yıpranan veya çeşitli nedenlerle görevden affını talep eden bazı arkadaşlarımızın yerine geçen ay yenilerini görevlendirdik. Görevi devreden il ve il belediye başkanlarımıza, partimize ve davamıza yaptıkları üstün hizmetler dolayısıyla bir kez daha teşekkür ediyorum. Millete hizmet davasının ateşten gömleğini giyen arkadaşlarımıza da ağır sorumlulukta Rabb’imden başarılar diliyorum. Ne diyor Yunus Emre, ‘Biz sevdik, aşık olduk. Sevildik, maşuk olduk. Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası. Biz de her gün her dem yeniden doğarak kendimizi yenileyerek millete aşkımızı, millete sevdamızı, millete olan muhabbetimizi her daim büyüterek bu yolda azim ve kararlılıkla yürüyoruz. Şunu bir kez daha sizlere ve partimize hatırlatmak isterim. Biz her işte hayır olduğuna inanan bu ilahi müjdeye tüm kalbimizle iman eden bir kadroyuz. İlk etapta bize şer gibi görünen nice daha sonra hayra tebdil olduğunu bizzat yaşayarak gördük. Bu sürecin de partimiz ve hareketimiz için yeni kapıların açılmasına vesile olacağından asla şüphe duymuyoruz” ifadelerini kullandı.
Siyasetin dalgalı denizinde gelgitler olabileceğini, bunların tamamı geçici olduğunu ve dönemsel olduğunu aktaran Erdoğan, “Aslolan millet ve gönül bağını muhafaza etmektir. Aslolan milletin gönül tahtından aşağıya düşmemektir. Aslolan 85 milyonun umudu olmayı sürdürebilmektir. Biz milletimizle irtibatımızı koruduğumuz ve güçlendirdiğimiz müddetçe o bunu yapmış, o bunu demiş. Onun arkasında şunlar varmış. Bunların hiçbiri bizi yolumuzdan alıkoyamaz. AK Parti olarak AK Partili kadrolar olarak yapmamız gereken bellidir daha fazla gönül kazanacağız. Daha fazla insanımıza ulaşacağız. Milletin sofrasına daha fazla oturacağız Sokakta, pazarda, çarşıda, kahvede, iyi ve kötü gününde vatandaşımızın her zaman yanında olacağız. Milletin dertlerine derman olmak, sorunlarına çözüm bulmak için samimi çaba harcayacağız. Kapısı çalınmadık, eli sıkılmadık kalbine dokunulmadık kimse bırakmama prensibiyle gece gündüz çalışacağız. Unutmayalım sizin en hayırlınız insanlara faydalı olanınızdır. Bizim düsturumuz yolumuzu aydınlatan fener işte budur değerli kardeşlerim” şeklinde konuştu.
İl Başkanlığı İl binasının dört duvarı arasına sıkışıp, kalınarak yerine getirilecek bir görev olmadığının uyarısında bulunan Erdoğan, “Belediye başkanlığı sadece günlük rutin takip edilerek yapılacak bir vazife değildir. AK Parti çatısı altında ülkeye ve millete hizmet mücadelesine girişmiş her bir kardeşim sahada olmak, milletle iç içe olmak mecburiyetindedir. Burada oluşacak en küçük bir zafiyetin sadece o ilimize ve ilçemize değil topyekun AK Parti ailesine zarar verdiğini lütfen unutmayın. Siz yol ve dava arkadaşlarımın tamamından sorumluluklarınızı bu hassasiyetle ifa etmenizi beklediğimi altını çizerek vurgulamak istiyorum” dedi.
“Biz PKK’nın Suriye uzantılarıyla mücadele ederken CHP’li milletvekilleri ellerinde çantalarıyla ülke ülke dolaşıyor, PKK’lı canileri ‘çiçek çocuklar’ diyerek aklamaya çalışıyordu”
Muhalefetin millete ve milletin meselelerine nasıl baktığını, kendilerini fildişi kulelere nasıl hapsettiklerini topluma dair her konuda gördüğünü söyleyen Erdoğan, “Son 22 yılda birkaç istisna hariç milletin gerçek gündemiyle aynı hizada bir türlü konumlanamadılar. Terörle mücadeleden ülkemizin hak ve çıkarlarının savunulmasına kadar milli meselelerin tamamında çok büyük savrulmalar yaşadılar. Biz PKK’nın Suriye uzantılarıyla mücadele ederken CHP’li milletvekilleri ellerinde çantalarıyla ülke ülke dolaşıyor, PKK’lı canileri çiçek çocuklar diyerek aklamaya çalışıyordu. Biz FETÖ’cü alçakların kurumlarına karşı tedbir alırken CHP’li yöneticiler örgütün paçavraları önünde poz veriyor destek açıklaması yapıyor. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’ı özgürlüğe kavuşturma mücadelemizde en sert eleştiriyi yine CHP yönetiminden aldık. Ermenilerin asılsız iddialarını gündeme taşıyanlar yine bunlardı. Libya meselesinde de aynı vahim durumla karşılaştık. Türk askerinin Libya’da ne işi var korosunun assolisti CHP ve dönemin CHP genel başkanıydı. Açlık ve terörle boğuşan Somali’ye yardıma koşarken de karşımızda yine CHP zihniyetini bulduk. Türkiye’nin Afrika’daki varlığından rahatsız olan sömürgecilerin tezleriyle bizi hedef aldılar. Hükümetimizi eleştirdiler. Son olarak geçtiğimiz hafta DEM’li ortaklarıyla beraber mecliste Somali tezkeresine hayır dediler. 7 Ekim’den beri Gazze’de devam eden soykırım konusunda Hamas’ı şeytanlaştırma üzerine kurulu nasıl bir dil tutturduklarını hepimiz biliyoruz. Filistin direnişine, terör vurmakta gösterdikleri mahareti maalesef İsrail’in vahşi katliamlarına tepki vermekte gösteremediler” açıklamalarında bulundu.
“Mavi Vatanımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız, bunu böyle bilsinler”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. “Türkiye’nin çıkarlarını savunmak yerine, ‘masal’ diyerek ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek birilerine göz kırpıyorlar” diyen Erdoğan, “ Milletin verdiği yetkiyi, ülkenin menfaatlerini savunmak için değil, Türkiye’nin karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir. Türkiye aleyhine bu tezleri meclis kürsüsünden dillendirmek ne zamandan beri CHP’nin görevi oldu. CHP, milletle ve milletin menfaatleriyle aynı yerde durma erdemini bir kez olsun sergileyemeyecek mi? CHP’nin Türkiye’yle ve Türkiye’nin çıkarlarıyla alıp veremediği nedir? İktidara muhalefet etmek ayrıdır, Türkiye’nin rakiplerine lojistik destek sağlamak ayrıdır. Biz, CHP’den her konuda bizimle aynı düşüncede, aynı sayfada yer almasını asla beklemiyoruz, böyle bir derdimiz yok. Sadece milli meselelerde yerli ve milli duruş bekliyoruz. CHP yönetimi böyle konularda eğer katkı sunmayı beceremiyorsa bari bu tarz talihsiz açıklamalarla ülkemize zarar vermesin, gölge etmesinler yeter, biz onlardan başka ihsan istemiyoruz. Anavatanımızın ayrılmaz bir parçası olan Mavi Vatanımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız, bunu böyle bilsinler. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Hadiselere bakarken başkaları gibi sadece 50-100 yıllık birikimle değil, binlerce yıllı köklü tecrübenin merceğinden bakıyoruz”
Dış politika bağlamında konuşan Erdoğan, Türk milletinin 2 bin 200 yıldan fazla devlet geleneği ve aklı olan bir millet olduğuna dikkati çekerek, “Hadiselere bakarken başkaları gibi sadece 50-100 yıllık birikimle değil, binlerce yıllı köklü tecrübenin merceğinden bakıyoruz. Planlarımızı buna göre şekillendiriyoruz, hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz, hamlelerimizi buna göre tayin ediyoruz. Bizim çizgimiz, karakterimiz bellidir. Biz başına vurunca ekmeği alınan bir ülke değiliz. Tarihimizin hiçbir döneminde de böyle olmadık. Ne başkalarının hakkına el uzatırız, ne birilerine hakkımızı yedirtiriz. Kardeşlerimizi de en zor gününde yalnız ve çaresiz bırakmayız. Uluslararası hukuk çerçevesinde Libya’da bunu yaptık. 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’da bunu yaptık. Suriye’den topraklarımıza saldırı olduğunda bunu yaptık. Irak’taki bölücü terör yuvalarına karşı bunu yaptık. Hakkımıza, kardeşlerimize, bekamıza sahip çıktık. Tehditler karşısında ülkemizin ve milletimizin güvenliğini garantiye aldık. Gerilimi körükleyen değil bölgesinde ve ötesinde barışı, istikrarı ve sükuneti savunan taraf olduk” değerlendirmesinde bulundu.
“Gazze bugün dünyanın en büyük imha kampına dönüşmüştür”
Gazze’de yaklaşık 300 gündür son derece vahşi bir soykırım yaşandığını dile getiren Erdoğan, “Savaşın bile bir hukuku vardı, İsrail bunu bile yok saydı. Geçtiğimiz yüzyılın en lanetli figürü olan Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attılar. Gazze bugün dünyanın en büyük imha kampına dönüşmüştür. Yüreğinde zerre kadar vicdanı olan birisinin hangi inanca mensup olursa olsun, Gazze’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalması düşünülemez. Batılı liderler, görevi uluslararası güvenliği sağlamak olan kuruluşlar; bu vahşeti neredeyse 300 gündür sadece uzaktan seyrediyor. Gazze’li 40 bin masum ölmemiş, 16 bin çocuk vahşice katledilmemiş gibi eli kanlı katiller Temsilciler Meclisi’nde alkışlanıyor” açıklamasında bulundu.
“Netanyahu yönetimi altında İsrail’in gittiği yol, yol değildir”
İslam dünyası içerisinde yer alan bir ülkenin dışında zalime dur diyecek iradenin sergilenmediğinin altını çizen Erdoğan, “Ben de insanım diyen, ben de Müslümanım diyen birisinin böyle bir tabloya rıza göstermesi mümkün mü? BM Güvenlik Konseyi bugün sorumluluk almayacaksa ne zaman alacak? İsrail’in istilacı politikalarının tüm bölgeyi tehdit ettiğini görmek için daha kaç bin tane çocuğun ölmesi lazım? Bu gidiş, gidiş değildir. Netanyahu yönetimi altında İsrail’in gittiği yol, yol değildir. Bu pervasızlığın, hoyratlığın ve batının sergilediği ikiyüzlülüğün sonu korkarım ki çok kötü bitecektir. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur. Gazze’de 40 bin masum insanı katlettikten sonra bugün gözünü Lübnan’a dikenlerin yarın pis ellerini başka yerlere uzatmayacağının garantisini kim verebilir? Bu soruyu sadece biz değil, bölgedeki tüm devletler soruyor. Bölgemizdeki hudutları halen netleşmemiş tek ülke İsrail’dir. Bölgemizde diğer ülkelerin topraklarını işgal ederek semiren ülke İsrail’dir. Bölgemizde güvenliğini saldırganlıkta, katliam ve toprak gaspında yegane ülke İsrail’dir. Meşru bir devlet olarak değil, terör örgütü gibi hareket eden ülke İsrail’dir” ifadelerini kullandı.
“Netanyahu yönetiminin yularını elinde tutanların bu katliam şebekesine bir an önce dur demesi gerekiyor”
Hamas’ın Türkiye’nin telkinleriyle ateşkese evet demesine rağmen, savaşı uzatan tarafın İsrail olduğuna vurgu yapan Erdoğan, “Hamas, bizim de telkinlerimizle ateşkese evet dediği halde savaşı uzatan, kan döken, katliam yapan taraf İsrail’dir, İsrail yönetimidir. Hukuk tanımaz İsrail Devleti, sadece Filistin için, sadece Lübnan için değil; gelinen noktada artık tüm insanlık ve dünya için tehdittir. Hitler, ABD ve SSCB ittifakı ile geçte olsa durdurulmuştu. Daha geç olmadan bu soykırım, vahşet ve barbarlık insanlığın ittifakıyla artık derhal durdurulmalıdır. Netanyahu yönetiminin yularını elinde tutanların bu katliam şebekesine bir an önce dur demesi gerekiyor. Biz, Netanyahu denilen caninin ne yapmaya çalıştığının; bölgemizi ve bütün dünyayı nasıl bir felakete sürüklemek istediğinin farkındayız. Gazze’deki ateşi tüm bölgeye yayma girişimlerinin arkasındaki asıl niyeti de çok iyi biliyor. Ne yapıyorsak böyle bir senaryonun önüne geçmek için yapıyoruz. Ne söylüyorsak bölgemizde kanın ve gözyaşının durması için söylüyoruz. Biz İstiklal Marşı bile ‘korkma’ diyerek başlayan bir milletiz. Klavye soytarılarının hadsiz mesajları bizi korkutmaz, bizi ürkütmez ve bizi sindirmez. İnandığımız yolda yürümekten bizi asla vazgeçirmez” diye konuştu.
“(Olimpiyatlar) Paris’te yapılmak istenen insanı hayvanlardan dahi aşağı seviyeye çekme projesidir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Paris Olimpiyatları’ndaki LGBT propagandasına ilişkin, “Bizim inancımızda insan yaratılmışların en şereflisidir. İnsanın bu dünyadaki çabası yüksek bir ahlak üzerine yücelmektir. Paris’te yapılmak istenen ise eşref-i mahlukat olan insanı esfeli safiline, yani hayvanlardan dahi aşağı seviyeye çekme projesidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Kimsenin zorbalıklarına eyvallah etmeyeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstedikleri kadar çirkinleşsinler, istedikleri kadar çukurlaşsınlar. Tayyip Erdoğan’ın ne kavline, ne kalbine zincir vurabilirler. Tayyip Erdoğan’ın hakkı ve hakikate haykırmasına engel olamazlar. Biz kimsenin tehditlerine boyun eğmeyiz. Kimsenin zorbalıklarına eyvallah etmeyiz. Eli kanlı canilerin provokasyonlarına da gelmeyiz. Şunu herkes çok iyi bilsin ve idrak etsin. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık. Biz bugünlere çarpışa çarpışa geldik. Biz bugünlere hakkın ve halkımızın desteğiyle geldik. Bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu ama yanıldılar. Bizi rahmetli Menderes’in ve arkadaşlarının akıbetleriyle tehdit edenler oldu. Avuçlarını yaladılar. Bizi terörle, sokak terörüyle, darbeyle devirmek isteyenler oldu. Hepsini bozguna uğrattık. Üstümüze saldıkları ne kadar piyon varsa tamamını ya meydanlara ya da dağlara gömdük” ifadelerini kullandı.
“Bugün de mazlum ve mağdurların yanındayız”
Türkiye’nin tüm imkanlarıyla Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neredeyse yarım asrı bulan siyasi tarihimiz boyunca korkuyu yanımıza hiç yaklaştırmadık. Bugün de aynı yerdeyiz, dimdik ayaktayız. İsrailli yetkililerin küstah açıklamaları karşısında son 2 gündür siyasi parti gözetmeksizin milletimizin fertlerinin sergilediği dik ve dirayetli duruşu çok kıymetli bulduğumu özellikle vurgulamak istiyorum. Buradan şu gerçeği bir kez daha ilan ediyorum; Türkiye olarak bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan Musevilere kucak açtıysak, Hitler’in toplama kamplarından kaçan Yahudilere nasıl kol kanat gerdiysek bugün de mazlum ve mağdurların yanındayız. Bizim için zalimin de, mazlumun da kimliğinin bir önemi yoktur. Türkiye tüm imkanlarıyla, tüm kapasitesiyle elbette hiçbir ihtimali göz ardı etmeden mazlum Filistin halkının yanındadır. Birileri rahatsız olsa da bu vicdanlı tavrını sonuna kadar koruyacaktır” şeklinde konuştu.
“(Olimpiyatlar) Paris’te yapılmak istenen insanı hayvanlardan dahi aşağı seviyeye çekme projesidir”
İnsana ve insani değerlere yönelik savaşın birçok alanda şiddetini artırarak devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu bölüm çok hassas, çok önemli. Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nın açılışında sahnelenen ahlaksızlık. Macron beni davet etti, ben de gelebileceğimi söyledim. 13 yaşındaki torunum ‘Dede gitme’ dedi, ‘Niye’ dedim. ‘Orada LGBT gösterisi yapacaklar’ dedi. Çıkardı bana Instagram’dan o görüntüleri. ‘Tamam, kızım gitmeyeceğim’ dedim. Yahu düşünebiliyor musunuz, insanları birleştirmesi gereken bir uluslararası spor etkinliği maalesef insanlığa, fıtrata ve insani, insanı insan yapan değerlere düşmanlıkla açıldı. Bakınız bizim inancımızda insan yaratılmışların en şereflisidir. İnsanın bu dünyadaki çabası yüksek bir ahlak üzerine yücelmektir. Paris’te yapılmak istenen ise eşref-i mahlukat olan insanı esfeli safiline, yani hayvanlardan dahi aşağı seviyeye çekme projesidir” ifadelerini kullandı.
“İlk fırsatta Papa’yı da bununla (LGBT) ilgili arayacağım”
Papa ile Hristiyanlara karşı yapılan ahlaksızlığı paylaşacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk fırsatta Papa’yı da bununla ilgili arayacağım. Onunla Hristiyan alemine ve tüm Hristiyanlara karşı yapılan ahlaksızlığı paylaşacağım. Olimpiyatlar insan tabiatını bozan, aileyi ifsat eden, nesillerin emniyetini ve bekasını tehdit eden sapkınlığa alet edilmiştir. Olimpiyatların uluslararası etkisi kullanılarak en masum varlıklarımız olan çocuklarımız iğrenç bir şekilde hedef alınmıştır. Paris’teki rezil sahne sadece Katolik alemini, sadece Hristiyan dünyasını değil, en az onlar kadar bizi de rencide etti, bizde de infial oluşturdu. Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın verdiği haklı tepkiyi takdirle karşıladık. Esasında kutsala yönelik bu apaçık saldırı karşısında daha fazla liderin, daha fazla siyasetçinin sesi çıkması gerekiyordu. Maalesef bunu göremiyoruz. Kimi umursamazlıktan, kimi korkudan, kimi siyasi kariyeri uğruna LGBT lobisine ses çıkaramıyor. Biz çıkarıyoruz. CHP çıkarmasa ne yazar, DEM çıkarmasa ne yazar? En küçük bir eleştiriye dahi tahammülü olmayan bu lobi, Avrupa ve Batı dünyasını tamamen esir almış durumda. LGBT lobisi giderek daha da pervasız hale gelirken, eş zamanlı olarak insanlık büyük bir kuşatmayla karşı karşıya bırakılıyor. Küresel ölçekte bu korku iklimini oluşturuyorlar. Burada şunu vurgulamak durumundayım; karşımızda sadece bir yönelim yok, doğrudan çocuklarımızı hedef alan faşizan bir dayatma var. Normale, fıtrata, aileye, insan nesline yönelik çok boyutlu, çok kapsamlı, çok acımasız bir savaş yürütülmektedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İslamofobi’yle İslam’a savaş açanlar, LGBT sapkınlığı üzerinden kutsal olan ne varsa hepsine birden savaş ilan etmişlerdir. LGBT sapkınlığını özgürlük olarak lanse edenlerin başörtülü sporculara tahammül edememesi, bunların kafalarındaki özgürlük tarifini de ortaya koymaktadır. Fransa, Fransız sporcuların içerisinde başörtülü olanlar varsa onların müsabakalara katılmasını engellemiştir. Nasıl bir mantık, nasıl bir anlayış? Ben Fransa’da yaşayan Faslı, Cezayirli, Tunuslu vesaire bütün oranın halkına bu konuda niçin tavır koymazlar veya koymadılar, bunu anlamakta zorlandığımı ifade etmek isterim. Bunlar sadece İslam’a ve Müslümanlara değil, fıtri olan, kutsal olan her şeye düşmanlar. Paris skandalı bu gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkarmıştır. Cinsiyetsizleştirmek demek, insan soyunu bozmak demektir. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde birileri sırf iktidara gelmek adına bunlara şirinlik yaparken, biz ailenin korunmasından yana çok güçlü bir tavır aldık. Bugün dünden daha kararlıyız. Bugün dünden daha çok dikkatliyiz. Sapkın akımlarla ve bunları insanlığın başına bela eden küresel güçlerle mücadeyi tavizsiz şekilde sürdürüyoruz. Cinsiyetsizleştirme projelerinin ülkemizde hamiliğini bölücü örgütün siyasi uzantılarının ve CHP’li belediyelerin üstlenmesi gerçekten ibret vericidir. Türkiye’ye karşı her taşın altından çıkan DEM’i anlıyoruz da CHP’nin bu projeye niye bu kadar hevesle destek verdiğini açıkçası anlamakta zorluk çekiyoruz. Paris’te sahnelenen rezaletin herkesin gözlerini açacağına, hepimiz için bir uyanış, bir toparlanma vesilesi olacağına inanıyorum. Rabbim evlatlarımızı bu tür melun akımlardan korusun diyorum. Bu düşüncelerle Mevla yar ve yardımcımız olsun diyor, toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
Sahipsiz hayvanlara yönelik kanun teklifini Meclis Genel Kurulu’nda kabul eden tüm milletvekillerini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün gece yoğun ve yorucu bir mesainin ardından sahipsiz hayvanlara yönelik kanun teklifini Meclis Genel Kurulu’nda kabul eden tüm milletvekillerimizi tebrik ediyorum. Muhalefetin tüm kışkırtmalarına, tamamı yalan ve çarpıtma üzerine kurulu kampanyalarına rağmen milletin meclisi bir kez daha milletin sözünü dinlemiş, sessiz çoğunluğun çığlığına kulak tıkamamış, çocuklarımızın feryatlarına bigane kalmamış, son derece kritik bir sınavı alnının akıyla vermiştir. Gerek yasa teklifinin hazırlık aşamasında gerekse komisyon ve genel kurul sefahatinde emeği geçen tüm arkadaşlarımıza, AK Parti grubuyla birlikte MHP grubuna, sivil toplum kuruluşlarımıza, ailelerimize ve medya mensuplarımıza buradan teşekkür ediyorum. Milletimizin acil çözüm beklediği konuların başında gelen başıboş köpek meselesini hükümet, yerel yönetimler ve hayvanseverler el ele vermek suretiyle inşallah kısa sürede hal yoluna koyacağız” diye konuştu.